geçmiş-etkinlikler

GEÇMİŞ ETKİNLİKLER

Rezervasyon

23

Eylül

2022
Tayfun Erdoğmuş

Tayfun Erdoğmuş

Tayfun Erdoğmuş 1958’de Isparta’da doğdu. 1979 yılında Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Resim Bölümü’nden mezun oldu. Sanatçı, kurutulmuş yaprak, çiçek gibi organik “natürmort” malzemeleri doğadaki hallerinin aksine, organize bir biçimde kurgulayarak kompozisyonlar yaratmaktadır. Eserlerinin temel yapısını insan-doğa ilişkisinin zaman ve hafıza katmanları, bitki dünyası, kozmoloji, biyoloji ve yeni görüntüleme sitemlerinin karmaşık karakteri oluşturmaktadır. Sanatçının techne’si, işlerinin oluşumunu mümkün kılan ve simyanın dönüştürme gücünü açığa çıkaran bir geçiş yolu olma çabasıdır. Bu bağlamda, doğadan toplanıp şekillerine ve cinslerine göre büyük defterlerin sayfaları arasında tasnif edilerek kurutulan bitkiler, sanatçının sözcük dağarcığının esasını oluşturan kelimeleri oluşturmaktadır. Erdoğmuş’un kendine özgü bir teknikle üst üste geliştirdiği katmanların yardımıyla yarattığı kimyasal etkileşim sonucunda, eserin yüzeyi bir çeşit imgeye dönüşmektedir. Tayfun Erdoğmuş’un Elixir isimli kişisel sergisi, sanatçının Kahari kâğıdı üzerine gerçekleştirdiği Simya Notları serisine ait yedi resimden oluşur. Himalayalar’da yetişen defne çalısının kabuğundan üretilen ve antiseptik karakteriyle yara iyileştirici bir malzeme olduğu bilinen Kahari kağıtları üzerinde Erdoğmuş, kendine özgü tekniğiyle kağıdın bu özelliğine benzer bir çeşit onarma, iyileştirme işlemi gerçekleştirir. Birer simya denemesi gibi işleyen üretim sürecinde sanatçının üst üste işlediği malzeme katmanlarında kurutulmuş bitki gibi organik malzemeler ve kimyasal solüsyonlar etkileşime geçerek yeni imgeler yaratır. Resmin oluşumu, yüzeyin tersinden adeta bir “cam resmi” gibi gelişir, bu da izleyiciye zamanı tersine çevirmeye dair farklı bir keşif imkânı verir.

Detaylar

1

Eylül

2022
Kezban Arca Batıbeki

Kezban Arca Batıbeki

Kariyerinin başlangıcından bu yana, ürün verdiği her disiplinde, sanatçının kendi iç dünyası ve bunun yansıması olan evi, ana çıkış noktasını ve görsel malzemelerini oluşturur. Kezban Arca Batıbeki çalışmalarında, yurtiçi ve yurtdışından topladığı objeleri sürekli kullanarak, aynı zamanda kendine ait bir dünyayı da gözler önüne sermiş olur. Sanatçının foto kolajlarında cinsellik, erotik bir malzeme olarak içerdiği çekicilikten çok, pasifize bir yorumla yer buluyor. Kezban Arca Batıbeki’nin sanat pratiğinde nostalji ögeleri belirgindir, sinematografik sahneler, foto-romanlar, biblolar, mecmualar, 60 ve 70’lerin alt kültür, klişe, kitsch ve pop kavramları, sanatsal üretiminin dokusuna işler, sıradan görünen imgeler birer ikona dönüşür. Sanatçı her ne kadar tüketim toplumu ve Pop imgelerini kullansa da kendi plastik anlayışı içinde bu imgeleri yeniden biçimlendirerek yapıtlarına geniş bir toplumsal bağlam kazandırır.

Detaylar

1

Temmuz

2021
Residence Artist Cengiz Özer

Residence Artist Cengiz Özer

Atelier Marvy, ruhu besleyen, sanata ve tarihe tanıklık eden, yerel ritüellerle iç içe bir tatil deneyimlemeniz için birçok sanatçının sergi ve atölyelerine ev sahipliği yapıyor. “Artist Residency” programının yürütüldüğü bu ayrıcalıklı alanda; çağdaş sanatın farklı disiplinlerinden gelen sanatçıları, sergi programlarını ve konuk sanatçı atölyelerini misafirlerimizle buluşturuyoruz. Sanatın, coşkulu ritüellerin, yaratıcılığı besleyen bolluk ve bereketin bir araya gelişi olarak adlandırdığımız bu deneyime misafirlerimizi ortak etmekten memnuniyet duyuyoruz... Bu sene Club Marvy’de “Artist Residency” programında, geçtiğimiz yıl yerleştiği Bodrum’un doğasından ilhamla hareket eden Cengiz Özer’i ağırlayacağız. Resim yapmayı meditasyonla eşdeğer tutan Özer, Yoga, Tai Chi Chuan ve Chi Qong ile de ilgileniyor. Sanatçı resimlerinde adeta doğayla, hayatla birleşiyor. Sanatçı 1 Temmuz – 15 Eylül tarihleri arasında resim atölye çalışmaları ile Atelier Marvy’e yeni deneyimler katacak.

Detaylar

2

Ekim

2021
“ÇİÇEKLENME”

“ÇİÇEKLENME”

Resimlerinde genellikle insanın habitatı ile bağına odaklanan Begüm Mütevellioğlu, 2 Ekim’den itibaren Atelier Marvy’de görülebilecek olan “Çiçeklenme” isimli sergisinde, bu kez doğayı kompozisyonlarına dahil ediyor ve insanın onunla ilişkisini öznel şekilde yorumluyor. Eserlerin tümünde sahiplenilen bir doğa ve onunla ilişki içinde olan figürler ve nesneler görülebiliyor. İNSANIN HABİTATI İLE İLİŞKİSİNE BAKIŞ: “ÇİÇEKLENME” Begüm Mütevellioğlu bu sergide, objelerin eserin içinde yer aldıklarında taşıdıkları tüm özelliklerin dışında, bir ruha ya da karaktere sahip elemanlara dönüşebildiklerini anlatıyor. Sergi seçkisi, mekânsal elemanların kişileştirilmesine odaklanıyor ve eserlere baktığımızda karşılaştığımız mekanlar izleyiciye bazı ipuçları sunuyor. Orada yaşayanın kimliğini anlatıyor, yaşanmışlıkların izini taşıyor. Onun için bir ev ya da oda sadece dört duvarla çevrili bir alan değil. Tuhaf manzaraları, bahçelere açılan pencereleri, anıları, düşleri, düşünceleri içinde barındıran özel bir mekan. Mütevellioğlu, tüm bu halleri sunan mekanları eserlerine taşıyarak, sanatın günlük hayatla kurduğu ilişkiyi de açık ediyor.

Detaylar

4

Temmuz

2022
Ardan Özmenoğlu

Ardan Özmenoğlu

1979’da Ankara’da doğdu. Lisans ve lisansüstü eğitimini Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’nde tamamladı. Eserleri esas olarak, özgün baskı tekniklerini farklı materyal yüzeylerinde kullanarak oluşturduğu mekâna özgü enstalasyonlar, resimler ve bu teknikle buluşturduğu transparan cam heykeller oluşturmaktadır. Berkeley Kala Art Enstitüsü, Berlin; Ateliergemeinschaft Milchhof e.V. ’de, Belçika; Frans Masereel Sanat Merkezi’nde, Kulturkontakt Austria, Viyana’da ve Glasstress Murano, Venedik’te davetli sanatçı olarak çalıştı. Deniz Yıldızı Hakkında Özmenoğlu eserlerinde popüler kültüre ait nesneyi ve ifade şeklini farklı bir bakış açısıyla yorumlayarak, kültürel bellekte yer alan öğelerin anlamlarına dair özel bir dil geliştiriyor. Özellikle post-it notlar ve neon kullanarak ürettiği eserlerinde, malzemenin beraberinde getirdiği anlam yükü ile beraber; kültürel tarih ve gündelik hayatın üst üste bindiği ifade biçimlerini yorumluyor. Sanatını ortaya koyarken gündelik hayatta sokakta duyduğu seslerden ilham alan Özmenoğlu, kurguladığı neon işlerinde bu sesleri eğip bükerek yerleşmiş klişelere renkli bir bakış açısı getiriyor. Sanatçının eserlerine koyduğu isimler de esas sanatının bir parçası olarak izleyenleri kendi zihinlerinde anlık bir yolculuğa çıkarıyor. Kullandığı farklı malzemeler ve tekniklerle kendine has stiliyle Özmenoğlu post-modern dünyada sanatı ile büyük izler bırakıyor.

Detaylar

18

Eylül

2021
BALIK ÇİZİM ATÖLYESİ

BALIK ÇİZİM ATÖLYESİ

Beril Ateş’le balığa çıkıyoruz. Mürekkep ve fırça kullanarak çizeceğimiz balıklarla, ağaç süsleri ya da kitap ayraçları tasarlayacağımız bu atölyeye sizleri bekliyoruz.

Detaylar

14

Haziran

2024
THE KISS

THE KISS

Dokunma, öpüşme, kadın gibi kavramlar sanat tarihinde çokça karşılan kavramlardır. Birçok heykeltıraşın bu kavramlar üzerinde durduğu ve eserlerini bu çerçevede oluşturduğu bilinir. Rodin, Brancussi, Michelangelo gibi tarihe yön vermiş olan bu heykeltıraşların eserlerinden esinlenen Ebru Döşekçi’nin solo sergisi 14 Haziran - 14 Temmuz tarihleri arasında Club Marvy’de izleyiciyle buluşuyor. The Kiss isimli bu sergisinde dokunma, öpüşme ve kadın kavramları üzerine eserler üreten sanatçı, sanat tarihine kuvvetli bir referans veriyor. Referansını, figürleri yorumladığı eserleriyle güçlendiren sanatçının sergide yer alan tüm eserleri iki parçadan oluşuyor. Burada ikilik, birbirine temas etmek üzere olan iki figürün formdaki yansısı olarak okunuyor. Çağımızın malzemesi olan polyesteri, 15. yy’dan 19. Ve 20. yy.’a kadar farklı tarihlerdeki temsillerle bir araya getiren sanatçı, bu sergisinde hem tarihe hem de temas kavramlarına yeni bir bakış sunuyor. EBRU DÖŞEKÇİ Hakkında 1972 Ankara doğumlu Ebru Döşekçi, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi mezuniyeti devamında büyük bir ilgi ve merak ile başladığı heykel üretimini, Yeditepe Üniversitesi, Plastik Sanatlar Bölümü'nde Yüksek Lisans yaparak sürdürmüştür. Renkler ve geometrik şekillerle kurduğu dünyasına izleyicileri her seferinde farklı bir atmosfer yaratarak davet eden sanatçı 2009 yılında açtığı ilk solo sergisinden bu yana yurtiçi ve yurtdışında birçok sergi ve fuara katıldı; halen çalışmalarını İstanbul ve Londra’da sürdürmektedir.

Detaylar

19

Temmuz

2024
Anne Bak, Manzara Resmi Yaptım- Esra Gülmen

Anne Bak, Manzara Resmi Yaptım- Esra Gülmen

Esra Gülmen döneminin gerçek tanığı ve izleyicisi olarak, görsel kültürün şimdiki zamanına, geçmişle ilişkili bugüne dair, kendine ait kıldığı form ve yaratıcı dille güncel bir ikonografi oluşturuyor. Toplumsal kodların, insanlık hallerinin, iç sesimizin ve elbette iç görülerimizin, gündelik saplantılarımızın ‘gömülü kavramlarını’ kazıp açığa çıkartarak oyunsu, ironik bir pratik geliştiriyor. Güncel sanatın sıkça kullandığı ironi ve parodi gibi ideal olanı yerle bir etmeye yönelik jestleri, kimi zaman çizimin kimi zaman heykelin kimi zaman ise resmin sınırlarında, alanlar arasında dolaşıyor. Gülmen’in sanatsal ifade dili izleyiciye göz hizasından sesleniyor. Dolayısıyla ‘resimsel yücelik’ onun işlerinde hükmünü yitiriyor. Aslında işlerine, bağlamın öngördüğü şekilde aracılık eden metin, imge ya da form demokratik bir kullanım mantığıyla devreye giriyor. Onun bu tavrını kusursuz ve ideal olanın ötesinde ‘gerçeğe’ en yakın, modern insanın değişken duygu durumlarının en ham yansıması olarak değerlendirebiliriz. Gülmen, bilineni daha algılanır, imgeyi daha görsel, metni daha anlaşılır kılmanın yollarını ararken ‘büyük gösterinin’ dışındaki var olabilme durumlarını örnekliyor. Baskıcı biçimlere, anlamın fetişçiliğine, atıfların yüküne meydan okuyarak sanatın varlık nedenine ilişkin sorularımızı yeniden sorduruyor.

Detaylar

28

Mayıs

2021
Yeşilmişik Sergi

Yeşilmişik Sergi

Çevresel sürdürebilirlik mümkün mü? Cevap evet ise nasıl? Hayır ise neden? Bu ve benzeri sorular hala yetersiz bir şekilde irdeleniyor olsa da her gün dünyamızın yok oluşuna tanıklık ettiğimiz bu günlerde hayati öneme sahip sorular olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Peki, gitgide globalleşen, otoriterleşen ve sermaye yönetimine dayandırılan hayatlarımızda çevre ve sürdürülebilirlik ne gibi anlamlar taşımakta? Sömürüden tamamen arındırılması gereken bir nihai amaç mı? Yoksa tam tersine sömürülerek nihai amaca hizmet edecek bir araç mı? Can Yücel’in ‘Yeşilmişik’ şiirinden esinlendiğimiz sergide, bu soruların ışığında sanatçılarımızla insanlığın alacağı en önemli kararlardan birine doğru yola çıkıyoruz: İnsanlık olarak yeşile mi koşacağız yoksa koşacağımız yolu yeşilden mi yapacağız? Her biri kariyeri boyunca kendi tarzıyla adından söz ettiren işlere imza atan 15 sanatçının eserini ağırlayacak “Yeşilmişik”te; Eda Gecikmez, Güler Güçlü,Işık Güner, Horasan, Ali Şentürk, Günnur Özsoy, Su Yücel, Aylin Zaptcıoğlu, Camila Rocha, Alper Aydin, Murat Tosyalı, Canan, Ahmet Duru, Bedri Baykam, Nejat Satı ve Ali İbrahim Öcal’ın birbirinden kıymetli işleri sergilenecek.

Detaylar

30

Haziran

2021
“FLORA’NIN BÜYÜSÜ”  NADİDE AKDENİZ

“FLORA’NIN BÜYÜSÜ” NADİDE AKDENİZ

Ressam Nadide Akdeniz’in “Flora’nın Büyüsü” isimli kişisel sergisi Derya Yücel küratörlüğünde Club Marvy’nin sanat mekanı Atelier Marvy’de açıldı. Akdeniz’in resimlerine taşıdığı büyülü ve düşsel evreni 30 Haziran-31 Temmuz 2021 tarihleri arasında ziyarete açık olacak. “FLORA’nın BÜYÜSÜ”: NADİDE AKDENİZ Nadide Akdeniz’in resimlerinde yarattığı doğa kimi zaman her şeyi yutacak gibi ürkütücü ve tehditkar, kimi zaman görkemli güzelliğiyle ehli ve çekici, seyirlik ya da sığınaktır. Görülmeden görebilmenin gizemi ve cazibesine sahip olan bu manzaralar, aynı anda hem örten ve gizleyen bir perde hem de merak ve kuşku uyandırıp, bizi harekete geçirerek ötesine bakmamıza salık veren pencerelerdir. Botanik anlamına gelen “Flora”, Roma mitolojisinde bitkiler ve bahar tanrıçasına verilen isimdir. Nadide Akdeniz de resimlerinde evcil ile yabanıl olanın sınırında duran mitolojik bir habitat yaratır. Sanatçının florasındaki büyü, doğanın yüceliğine, ormanların tinsel enerjisine, çiçeklerin coşkulu güzelliğine hayran olmamızı hatırlatan bir senfoni, doğanın görsel bir şiiridir. ******* NADİDE AKDENİZ, 1966 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü, Resim-Grafik Bölümünü bitirdi. Turan Erol, Adnan Turani ve Nevide Gökaydın’ın öğrencisi oldu. Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Sanat Eğitimi Bölümünden lisans diploması aldı. Bir süre grafiker olarak çalıştı. Orta öğretim ve Yükseköğretim kurumlarında, 1975 ve 1980 yılları arasında İzmir Buca Eğitim Enstitüsü’nde, 1975’de Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü hızlandırılmış eğitim programlarında öğretmenlik ve grafikerlik yaptı. İlk dönem resimlerinde, kent yaşamı ve insanlarına ilişkin eleştirel bir gözlem çerçevesinde, yer yer ironik öğeleri de içeren bir anlayış ağır basarken; 1990’lı yıllardan itibaren doğa ayrıntılarını fotogerçekçi teknikle yorumladığı yeni bir anlatıma yöneldi. Bu resimlerde titiz bir işçilik, mavi ve yeşil tonların egemen olduğu renkçi bir tutum dikkat çeker. Sanatçı, çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdürmektedir.

Detaylar

10

Haziran

2022
Mithat Şen I About Harmony

Mithat Şen I About Harmony

Mithat Şen’in Atelier Marvy’deki sergisi “Ahenk”, sanatçının İzmir’de gerçekleştirdiği ilk sergi. Mithat Şen’in sanat üretiminde malzeme çeşitliliğinin farklı örneklerini ortaya koyan “Ahenk” sergisinde, sanatçının zaman içinde geçirdiği dönüşümün de izlerini görmek mümkün. Sanatçının kendi alfabesi haline gelen 13 parçanın tuval, akrilik boya, parşömen, mermer, metal ve pleksi malzemelerle nasıl dönüştürüldüğünü izlediğimiz sergide, Şen’in son dönem “İstif” serisinden rölyef ve heykel çalışmaları da yer alıyor. Mithat Şen resmi, bir resim nesnesi olarak kendi başına imlediklerinin yanı sıra ait olduğu coğrafyaya dair bir anlam matrisinin de anahtarını taşır. Sanatçının 80’li yıllarda yaptığı desenlerde ve akrilik resimlerde gördüğümüz beden etütleri, zamanla insan bedenini aşıp yalnızca kendini imleyen ve biçim ilişkileriyle tekrar tekrar yeniden yaratılan 13 parçalık bir “Mithat Şen şeması” oluşturur. Sanatçının neredeyse 40 yıla yakın bir zamandır tekrar ettiği bu beden, coğrafyanın parça-bütün ilişkisine dair olanakları araştırdığı bir disiplin alanına dönüşür. Her resim, coğrafyanın kâinat algısını oluşturan bütünün bir parçasıdır; o bütüne dair bilgiyi içerir ve bu bilgi, sanatçı tarafından tekrarla yeniden ve başka biçimlerde gerçekleştirilir.

Detaylar

5

Mayıs

2023
Bedbahtlıklar ve Yeni Hazlar

Bedbahtlıklar ve Yeni Hazlar

2010 Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Resim Bölümü 2001 Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Grafik Tasarımı 2000’lerin basından bu yana toplumsal ve politik olaylar üzerindeki ideolojik kurguların ve tarihsel yücelticiliğin asılmasını kendisine mesele edinen TUNCA, desenden, heykel, video ve performans formlarına uzanan çok yönlü bir pratiğe sahiptir. Resmi tarihlerden bireysel hikayelere “hafıza”nın devasa katmanları arasında gezinen sanatçı tanıklık olgusunu, belgeselciliğin ve işaret ediciliğin ötesinde çerçeve içine alır. Kullandığı fotografik belgeler, TUNCA’nın öznel belleği ile birleşir ve ardından kâğıt üzerine bir başka kimyasal tortu olan füzen ile aktarılır. Sanatçının araştırma odaklı pratiği tarih yazımı ile ilgilidir, geçmişi kazıyla gün ışığına çıkarır, yeniden kurgular ve canlandırır. Bedbahtlıklar ve Yeni Hazlar iki buçuk yıla yayılan bir araştırma ve diyalog sürecinin bir ürünü. Sanatçının sahaf ve mezatlardan topladığı efemeralar üzerinden tarihi mekan, olay ve kişilerin izini süren pratiğine yeni bir sayfa ekliyor. Yıllar önce düzenlenen bir mezatta sanatçının karşısına çıkan ve 1880’li yıllardan itibaren Berlin’de hatıra kartpostalları üreten Georg Gerlach’ın stüdyosunda çekildiği anlaşılan, fakat İstanbul’a nasıl ulaştığı bilinmeyen 6 fotoğrafta görülen boksör figürü, serginin çıkış noktasını oluşturuyor. Sabri Mahir adlı bu boksörün fotoğraflarını, uzun yıllardır ana malzemesi olan füzenle kağıt üzerinde büyük ebatlı olarak yeniden üreten sanatçı, izleyicileri bu enigmatik figürü keşfetmeye davet ediyor. *Serra Yentürk’ün bu sergi için kaleme aldığı yazıdan bir alıntıdır.

Detaylar

19

Nisan

2024
KİMYA/SİMYA

KİMYA/SİMYA

1991 yılında başladığı Asfalt resimler, sanatçının gece yaptığı, bir günlük uzun düşünme sürecinin kalıntısı, kavramsal karşılığının yerine geçen fiziksel çökeltiler olan resimlerdi. Elbette çökeltiler ancak büyük bir selin (kavramsallaştırmanın) yüzeyi yeniden yıkamasından sonra oluşuyordu. Benzer şekilde Kara Albüm serisinde de donma anı önceden tahmin edilemeyişinin resmi sanatçısının yıllardır şans üzerine yapmakta olduğu işlerin örnekleri vardı. Club Marvy'deki KİMYA/SİMYA (ALCHEMISTRY) sergisinde yıllardır devam eden, şansa, kimyasal reaksiyona ve renklere dayalı işlerin devamı görülebilecek. VAHAP AVŞAR hakkında 1965 yılında Malatya’da doğan Vahap Avşar, 1985-1989 yılları arasında İzmir’deki Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğrenim gördü. Burada Türkiye’nin önemli kavramsal sanatçılarından Cengiz Çekil’in heykel atölyesinde asistanlık yaptı. Yüksek lisans için gittiği Ankara’daki Bilkent Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalıştı. 1995’te davet edildiği misafir sanatçı programı sonrasında New York’a yerleşme kararı alan Avşar, çalışmalarını halen bu kentte sürdürüyor. Vahap Avşar’ın fotoğraf, resim, yerleştirme, performans ve hareketli görüntü gibi tekniklerle yaptığı çalışmalarda kavramsal sanat geleneğinin etkisi hissedilir. Avşar, belleklere yer etmiş imgeleri, gündelik nesneleri ve popüler kültürün estetik anlayışını kullanarak ürettikleriyle, içinde bulunduğumuz coğrafyada üstü örtülü kalan meseleleri ifşa etmeyi amaçlar. Sanatçının yer yer minimalist ve sarsıcı bulunabilecek üslubunda; iktidar ilişkileri, siyasal baskı mekanizmaları, toplumsal şiddet ve çatışmalara eleştiri saklıdır

Detaylar

23

Ağustos

2024
Rest in Pieces

Rest in Pieces

"Rest in Pieces," Ahmet Rüstem Ekici ve Hakan Sorar’ın arkeolojik veriler ve yüzeylerin hikâye anlatım biçimlerinden ilham alarak oluşturduğu kurgusal bir yolculuğu sunuyor. Sergi, ölüm ve kalıcılık temalarını merkeze alarak, beden ve mekânsal ilişkilere odaklanıyor. 2023 yılında yapay zeka araçlarının kaydını tutma üzerine denemeler yapan ikili, kelimelerin görüntülere, videoya, ses ve 3B nesnelere dönüşümü üzerine çalışıyor. Kütahya Domaniç kurbağalarının göçü ve Kütahya Müzesi’nde sergilenen kurbağa biçimli ritonlardan ilham alan ikili, doğadan esinlenen arkeolojik nesnelerin üretim biçimlerini inceliyor ve skeuomorfizm kavramını araştırıyor. Yapay zekâ araçlarıyla zenginleştirilen sergi, geçmişin izlerini sanat perspektifinden yeniden yorumlayarak, geleceğe bilgi aktarmaya yönelik bir müze taklidini hayata geçiriyor.

Detaylar

27

Eylül

2024
Yeryüzüne Övgü / Gözde İlkin

Yeryüzüne Övgü / Gözde İlkin

Kumaşlarla çalışmak, yaşanmış hikayelerle kolektif bir düşünme sürecine girilmesine olanak tanır; malzemenin hafızası, ortak bir üretim ve dönüşüm için alan açar. Kumaşların kullanım şekillerinin zamanla nasıl değiştiği, birer hafıza nesnesi, taşıyıcısı olarak bugüne nasıl aktarıldıklarıyla ilgilenen sanatçı kumaşın gündelik hayattaki yeri, geçmişten günümüze taşıdığı motifleri, hayatımızda neyi nasıl kapladığımız ve örttüğümüzün birer yansımasını sunar. İlkin’in yerin hafızasını, direnişini ve dönüşümünü kaydetmek üzere seyahat ettiği yerlerden topladığı doğada sürüklenen parçalar ile farklı dönemlerde ürettiği eserlerden bir seçki Byung Chul Han ın Yeryüzüne Övgü kitabından esinle aynı başlıkta Club Marvy’de bir araya geliyor. Yeryüzüne Övgü’de, toprakla tanışmak niyetiyle işlemeye başladığı bahçede yetiştirdiği bitkileri anlatırken insan doğasına atıfta bulunan yazar, insanın ancak doğaya yaklaştıkça kendini yeniden keşfedebileceği, tutsaklığından kurtulabileceği bir anlatı sunar. İnsan ve bitkinin birbirine kök saldığı ortaklıklar ve hikayeler Yeryüzüne Övgü’de organik bir birliktelik sağlar.

Detaylar

18

Mayıs

2018
CASANOVA'NIN GÖNÜL DEFTERİ

CASANOVA'NIN GÖNÜL DEFTERİ

ÇAPKIN RESİMLER, LATİF GÖRÜNTÜLER Çok eski geleneği olan bir hal sanatıdır cam altı resim geleneği, camın arka yüzüne ren k renk boyanır defalarca aynı konular, kimi zaman renkli yaldızlı kağıtlara bezenir, camın ön yüzünde görünür hikayeler. Kimi zaman bir 'Şahmaran' olarak, kimi zaman da 'Amentü Gemisi' olarak. Eski dönemlkerde dükkanlarda duvarları süsler uğur getirmesi için, gelinlerin çeyizlerinde yer alır 'Tılsım' olarak. Oysa Mevlüt Akyıldız'ın aynı tekniği kullanarak yapmış olduğu fakat geleneksel konulardan uzak, ironik bir yaklaşımla boyadığı camaltı resimlerinde her seferinde birbirinden farklı hikayeler görünür. Yine bu resimlerde çoğunlukla eski zamanlardan kalma belki de hikayelerini hiç bilmediğimiz, eskimiş yaldızları ile yorgun çerçeveler yeniden hayat bulurlar ve bu eğlenceli resimlere daha farklı bir zenginlik katarlar. Tarihin kaydettiği en bilinen uluslararası çapkın Casanova'nın bizim coğrafyamız ve kültürümüzdeki halleri ve göz koydukları cins-i latifelere davranışları, Mevlut Akyıldız'ın boyadığı, güleriz ağlanacak halimize misali komik ve eğlenceli camaltı resimlerinde ve kağıt üzerine karışık teknik çalışmalarındaki komik bir hikayesidir 'Casanova'nın Gönül Defteri.' 18 Mayıs - 24 Haziran tarihleri arasında Club Marvy'de izleyicilerle ilk kez buluşacak olan Mevlut Akyıldız'ın Casanova'nın Gönül Defteri'nde Casanova Kazım'ın ilan-ı aşk trafiği içinde gönlünü kaptırdığı, abayı yaktığı kadınlara dökmüş olduğu diller, her resmin katman katman anlattığı hikayelerin arasında hoş bir yolculuk bekliyor izleyenleri.

Detaylar

30

Haziran

2018
Kırık Anlatılar

Kırık Anlatılar

Fotoğraf, video ve performans işleri üreten ve kimlik temsilleri üzerine çalışan sanatçı Özlem Şimşek, görünüşünü makyaj, jestler ve kostümlerle manipüle ederek Osmanlı-Türkiye toplumundan kadınlar olarak tebdil-i kıyafete girer ve kadınlığın/kadınsılığın Türkiye’deki tarihsel ve toplumsal inşaasının ardındaki arzu kategorilerine dair performatif bir araştırma yürütür. “Kırık Anlatılar” Şimşek’in modern Türkiye resminin önemli tablolarındaki kadınların kılığına girdiği “Otoportre Olarak Modern Türkiye Resmi” serisinden işleri barındırıyor.

Detaylar

18

Ağustos

2018
KA Atölye “Herschel'in Gölgesi'”

KA Atölye “Herschel'in Gölgesi'”

Fotoğrafın keşfinden günümüze, ışık ile oluşan görüntüyü kaydedebilmek için sayısız yöntemler geliştirilmiş ve bu yöntemlerin bazıları zaman içerisinde önemini yitirmiş, birçoğu ise fotoğraf endüstrisinin sunduğu yüksek karlı ve oldukça standardize edilmiş seçenekler karşısında tutunamamışlardır. “Alternatif fotoğraf” terimi bugün ticari üretimi olmayan tarihi fotoğraf tekniklerinin büyük bir kısmına verilen bir isimdir. 1960larda alternatif fotoğraf, fotoğraf endüstrisinin tekeline ve sınırlı ürünler üzerine uzmanlaşmasına karşı bir slogan olarak doğmuştur. Alternatif fotoğrafçılık gerek eski gerekse yeni fotoğraf tekniklerini barındıran uçsuz bucaksız bir dünya sunar. Günümüzde birçok fotoğrafçı özgürlük, ilham ve özgünlük arayışıyla 19. yüzyıl fotoğrafının nesnel gerçekliği ile uğraşmayı tercih ediyor. Teknolojiye başkaldırının hala mümkün olması ve bunun sonundaki eşsizlik düşünüldüğünde, Sir John Herschel'in gölgesinin her daim fotoğrafın üzerinde olmasını dilemek kaçınılmaz oluyor. Sergide, Ka Fotoğraf Geliştirme Atölyesi'nde alternatif baskı tekniklerini kullanarak fotoğraf çalışmalarına devam eden dokuz sanatçının işleri yer alıyor.

Detaylar

28

Eylül

2018
Yeşili Doldurmak

Yeşili Doldurmak

“2017’de açmış olduğum ‘Yeşili Doldurmak’ sergisinin devamı niteliğinde olan bu sergide, yeni işlerimi de dahil ederek modern insanın yaşam alanlarındaki peyzaj imgelerine odaklanarak, onun doğa ile olan sorunlu ilişkisini çalışmalarımın merkezine alıyorum. Kompozisyonlarımda farklı şehir ve ülkelerde karşılaştırdığım insan üretimi doğa düzenlemelerini yeniden yorumluyorum. Sergide daha önceki serilerimde tanıdık gelebilecek mermer imgelerini barındıran kimi işler de yer alıyor. Doğanın kendi işleyişinden bağımsız olarak, onun insan denetimi ve kullanımı altındaki dönüşümüne dikkat çekmek istedim. Doğaya yaptığımız ağır tahribatla birlikte ona olan ihtiyacımız da her geçen gün artıyor ve bu ihtiyacı ise yapay doğalar inşa ederek karşılamaya çalışıyoruz. Geçmiş peyzaj geleneğinden daha farklı olan bu yeni doğa anlayışı asıl odak noktamı oluşturuyor. Bu yolla kendi yarattığımız yapay doğalarımız içinde güvenlik alanlarımızı yaratmaya çalışıyoruz. Bu manzaralar, kimimizin irkilerek baktığı, kimimizin ise fark etmeden sahiplendiği bir doğa oluşumuna dönüşüyor. Peki gerçekten yarattığımız bu suni doğayla ilişki kurabiliyor muyuz? Onu ne kadar özümsüyoruz? Bu bizi ne kadar güvende tutuyor? Yabani doğa ve bizim onun üzerine yaptığımız şu anki peyzajların arasında nasıl bir bağ kurabiliriz? Biz yeşili nasıl dolduruyoruz, bu temada sormak istediğim temel soruların başında bunlar geliyor…”

Detaylar

28

Eylül

2018
Kim Korkar Koca Bir Yel Değirmeninden?

Kim Korkar Koca Bir Yel Değirmeninden?

“Günümüzde demokrasiyi, barışı, bilimi, sanatı savunmak, iyi yaşam ilkelerini hayata geçirmek büyük cesaret ister hale geldi. Adalet, eşitlik ve özgürlük kavramları, insanlığın vazgeçilmez ve tartışılmaz toplumsal dinamikleri yaşamın her alanında bir zorunluluktur. Bunlara sahip çıkabilmek ise ifade özgürlüğünden yaşam hakkına kadar her şeyi kapsıyordu. Şimdi ise bu ilkeleri talep ediyor olmak, sıradan olabilecek bir durumu sıra dışı hale sokan güce karşıt ve bu ilkeleri arzulayan özneleri de kahramana dönüştüren bir sürece işaret ediyor. Söz gelimi hayvan haklarını savunuyor olmak, bu canlıları uygun koşullarda yaşatabilme arzusu bile sorunlu bir davranış biçiminin örneği olarak algılanır oldu. Tüm bu arzuları içinde taşıyan bireyler, Don Kişot gibi yel değirmenlerine saldıran deliyi andıran, macera peşinde koşan varlıklara dönüştü. Meseleye bu açıdan bakınca bugünün sanatçıları, sanat severleri, artık Don Kişot misali varoluşsal bir gerçeklikle hayata karşı konumlanıyor.”

Detaylar

14

Haziran

2019
"Her Şey Seninle İlgili"

"Her Şey Seninle İlgili"

Resimlerinde kendi bedenini ve yüzünü biçim olarak ele alan Rugül Serbest, “Her Şey Seninle İlgili” sergisinde, ruh ve duygu durumlarını kendi içinde tartışıyor. Bedeni üzerinden hissettiği ruh durumlarını ve düşüncelerini yansıtmaya çalışan Serbest, betimlemek için değil, kavramak ve nüfuz etmek için resmediyor.

Detaylar

14

Haziran

2019
"Sessizlik"

"Sessizlik"

Resimlerinde özellikle, resim, fotoğraf ve sinema arasındaki ilişkiyi inceleyen Mustafa Özbakır, “Sessizlik” isimli solo sergisinde filmlerden seçmiş olduğu sahneleri, kendi ruhsal durumunu, çevresini ve endişelerini yansıtarak sanat yapıtına dönüştürüyor.

Detaylar

19

Temmuz

2019
Dört Duvar Bir Kapı

Dört Duvar Bir Kapı

“Günümüzde özel alanların çoğalması, kamusal alanların yok edilerek daraltılması bireyi yaşamın zor olan yüzü ile karşı karşıya getirmektedir. Kent kültürünün vazgeçilmez cazibesinden hareketle; birey yaşamını sürdürmek zorunluluğuyla zamanla yarışmak durumundadır. Mekanların ve sosyal alanların kamudan uzaklaştırılarak doğanın tahrip edilmesi, gökdelenlerin yükselerek etrafımızı kuşatması olağan bir durum olarak kabullenilmiştir. Herkesin izlemeye zorlandığı film ve dizilerdeki insanlar gibi tüketime dayalı görsel ve işitsel imajlar, kişileri bu imajlarla bütünleşme çabasına itmektedir. Tüketimin amacına ulaşması, görünürlük olarak rahat ulaşılabilmesi için sahne olarak kullanılan kentler; kendini bulmaya çalışan bireylere benzerken, bireyler de inşa ettikleri kentlere benzemeye başladılar. Böylece kafesleri andıran, geceleri ışıklandırılan, heybetli ve cazibeli hale getirilerek görsel bir şölen olarak sunulan sanal kentler, ışık kirliliğinin yanı sıra yalnızlığın sahnesi olarak kabul edilen bu alanlarda geçen yaşamlar; kent ve bireyin kimliksizleşmesine işaret etmektedir. Dolayısıyla bu durum insana kapı eşiğinden içeri girmeden önce dış dünya ile olan bağını dışarıda bırakma umudunu ya da kapıyı kapatıp dışarıdaki gerçeklerle yüzleşme hallerini, ‘dört duvar’ arasında muhakeme yaparak zamanı geçirmeyi, ‘kendi ile baş başa kalma’, ‘kendini yaşama’ ve ‘insanın kendini bulması’ ihtiyaçlarını yaşatır.”

Detaylar

3

Mayıs

2019
Cristina Bowerman by Sıtkı Kösemen

Cristina Bowerman by Sıtkı Kösemen

'Cristina Bowerman by Sıtkı Kösemen' isimli proje , hem ünlü şefe merhaba niteliğini taşıyor hem de sanatçı Sıtkı Kösemen yorumuyla Club Marvy doğasının izlerini yansıtıyor. Kösemen bu projeyle Club Marvy'nin görsel gücünün belkide en önemli unsuru olan doğayı kendine özgü bir seçkiyle yorumluyor.

Detaylar

23

Ağustos

2019
Toplama &  Çıkarma

Toplama & Çıkarma

“Kurgulanmış bir dünyanın içine doğan bizler, gerek zekamız gerekse becerilerimiz ile birbirimizden ya önde olduk ya da geride kaldık, tıpkı kurgulanmış oyunlarda olduğu gibi... Antik dönemden günümüze değin ne oyunlar geldi, sonra da zamana, koşullara yenik düşüp gitti. Bu yok oluşlarla beraber zekamızı başka türlü kullanmak için yönlendirilmeye mi başladık? Zaman dediğimiz kavram tükenmeye, küçülmeye, imgeleştirilmeye mi gidiyor? Nerede o eski çocuk oyunları dediğinizi duyar gibiyim; hem zekanın hem de becerinin devrede olduğu, o güzelim oyunlar.... İşte şimdi hayatımızda bir toplama-çıkarma yapmanın vakti. Kalanlarla minimal dünyalarımızda kendi kurmacalarımızı yarattığımız bir dünyaya merhaba!”

Detaylar

20

Eylül

2019
Transgresyon

Transgresyon

Club Marvy’nin sanat mekanı Atelier Marvy, 2019 yazındaki son sergisinde sanatçı Kemal Özen’i ‘residency’ programıyla ağırlıyor. ‘Transgresyon’ adlı sergide sanatçının önceki işlerinin yanında Club Marvy bünyesindeki atölyede ürettiği eserleri de sergilenecek.

Detaylar

1

Temmuz

2020
“Keşke Zamanı Geri Alabilsem”

“Keşke Zamanı Geri Alabilsem”

Sanatçı Haluk Akakçe “Keşke Zamanı Geri Alabilsem” sergisi ile Temmuz - Eylül 2020 tarihleri arası Club Marvy’nin sanat mekanı Atelier Marvy’ de. Temmuz - Eylül 2020 ‘Art Residency’ programı kapsamında sanatçı Haluk Akakçe’yi konuk ediyor. İşlerinde değişim, transformasyon temalarını ele alan Akakçe, ‘Keşke Zamanı Geri Alabilseydim... / I Wish I Could Go Back In Time...’ isimli sergisinde, izleyiciyi zaman ve mesafe olgularının bulunmadığı paralel bir dünyaya götürmeyi vaat ediyor. Sanatçıların kendilerini belli kalıplarla, ifade biçimleriyle sınırlamaması gerektiğine inanan Akakçe’nin sergide yer alan yeni işlerinde izleyiciyi birçok sürpriz bekliyor. Keşke Zamanı Geri Alabilsem Hakkında “Kendimin tanımlanamaz ve taklit edilemez olduğuna inanıyorum. Hissederek yaptığınız her iş, bakanlara da o hissi veriyor. Sanat öyle bir şey ki, hiçbir zaman sizi hayal kırıklığına uğratmaz. Hayal kurmayı hiç bırakmadım. Hayal kurarım ve sanatımla gerçeğe dönüştürürüm. İnsanların gözünden kaçanlar bana ilginç gelir. Her renge yakınlık duyarım. Duvar kağıdından tutun, kül tablasına kadar birçok obje bana malzeme olabilir. Hayatımı, yalnızlığımı, kalabalıklığımı hissederim. Benim sanatta ilgimi çeken şeyler, daha ziyade insan tecrübesi, yani içsel tecrübedir. Din, dil, ırk, cinsiyet, yaş, coğrafya sınırlarının ötesinde, hislere hitap eden tecrübelerden söz ediyorum. Yani gerçek etki, sizde bıraktığı duygu... Ama gel gör ki, çok da estetik bir iş yapıyorum. Mimari altyapıdan geldiğim için epey savaş verdim bu konuda. Benim işim güzellik. Güzel olan şeyleri ve güzelleştirmeyi seviyorum. Güzelliğe ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Aslında sanatta da sözler var. Kendi lisanını, alfabeni oluşturuyorsun ve onun da kendi kuralları var. Sanatla daha farklı algılara hitap ediyorsun. Büyük bir değişim içindeyiz. Yeni dünya neler getirecek hep birlikte göreceğiz. O yüzden hayal kurmaya, üretmeye, sanata devam…” Haluk Akakçe

Detaylar

1

Mayıs

2022
OYUN BİTTİ / HADİ OYNAYALIM II

OYUN BİTTİ / HADİ OYNAYALIM II

Sanatçının üslubunun belkemiği olan renkli çiçek ve hayvan desenleri tuval yüzeyinin arka fonunu oluşturuyor. Polyester film üzerine akrilik ile yapılan çiçek ve yaprak motifleri ise sanatçının daha önceki çalışmalarında tuval üzerinde katmanlar halinde bir araya gelirken, bu sefer tuval yüzeyinin dışına baharda coşup açan bitkiler gibi taşıyor. Desenlerin adeta hem gizlenip hem belirdiği tuval yüzeyi, masalsı bir bitki örtüsünde yaşamlarını sürdüren arı kuşu ve kurbağaların oyun alanlarını oluşturuyor. Serginin başlığı Oyun bitti/ Hadi oynayalım ifadesi, seyircilere doğanın renkli, iyileştirici ve rahatlatıcı yanlarını hatırlatan bir vaha sunarken, aynı zamanda içinde bulunduğumuz sosyal ve politik düzene ince bir göndermede bulunuyor. Sonsuz tökezlemelerle ilerleyen bu düzenin artık bir sonunun gelmesi ve o sondan daha insancıl bir başlangıca gidilmesi temennisini ifade ediyor. ELVAN ALPAY Ankara’da doğan Elvan Alpay, İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. 1990 yılında Marmara Üniversitesi’ni bitirdikten sonra 1992’de yine aynı üniversitede Güzel Sanatlar Yüksek Lisansını tamamladı. Galeri Zon-Ankara (1990, 1992) ve Galeri Nev İstanbul ve Ankara’da (1997, 2001, 2005, 2009, 2012) kişisel sergiler açtı. Arkeon Galeri-İstanbul (1992), Galeri BM-İstanbul (1993, 1996), AKM-İstanbul (1996), C.A.M Galeri-İstanbul (2002) ve Galeri Nev İstanbul’da (2005, 2010, 2014) çeşitli gurup sergilerine katıldı.

Detaylar

16

Haziran

2023
Ahmet Elhan

Ahmet Elhan

Ahmet Elhan 1959 İzmir doğumlu. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Grafik Tasarım, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Sinema-TV eğitimi aldı. Fotografik görüntü̈ üzerine çalışan Elhan, İstanbul’da yasıyor. SERGİ: Yerler, bir yapı-söküm/yapı-takım sürecidir. Mekan binlerce bileşenine ayrılır ve tekrar birleştirilir. Ama bu birleştirme önceki bütün gibi değil, neredeyse kübik bir yöntemle yeni bir yapı kurmak üzere bir araya getirilir. Ortaya çıkan sonuç mozaik gibi görünür. Ama mozaikte her parçanın biriciklik hali, burada her parçanın komşu parçalardan aldıkları ile kurulan bir yapıya dönüşerek farklılıklar gösterir. Böylelikle üç boyutlu mekanın, bakanı etkisi altına fiziki hiyerarşik dizilimi kaybolarak iki boyutlu görüntünün analiz olanakları öne çıkartılır…

Detaylar

21

Temmuz

2023
Sevgili Çirkin Gelecek

Sevgili Çirkin Gelecek

Volkan Aslan'ın güncel sanatsal pratiği hem anılarından hem de zaman algımızın şekillendirilebilirliğine dair izlenimlerinden etkilenir. Yarı hatırlanan, yarı unutulan bu hatıralar, onu günlük hayatında karşılaştığı ve geçmişini hatırlatan bazı nesnelere çeker. Kişisel çağrışımlarını yeni ve beklenmedik yorumlarla birleştiren gerçeküstü yapılar olusturmak için onları oyuncu bir şekilde manipüle eder. Alçı döküm heykeller üzerine yerleştirilen amorf neon ışıklardan oluşan “Sevgili Çirkin Gelecek” isimli seri sanat tarihi boyunca değişen ideal güzellik anlayışını reprodükson teması üzerinden irdeler. 18 heykelden oluşan seri, çoğunlukla Antik Yunan dönemine ait heykellerin yeniden üretilirken geçirdiği dönüşüm üzerinden sanatın sıradanlaşmasını konu alır. Bu dönüşüm; sanatçının Sappho, Hermes, Apollo gibi figürlerin büstlerine yaptığı müdahalelerin gelecekte nasıl bir estetik yargıya yol açacağıma dair belirsizliği de içinde barındırır ve henüz yazılmamış bir sanat tarih için replika olasılıkları üretir.

Detaylar

25

Ağustos

2023
Necla Rüzgar Sergi

Necla Rüzgar Sergi

BİR KUŞ İLE BİR BALIK AŞIK OLURSA YUVALARINI NEREYE YAPARLAR? Sergiye adını veren şiirsel soru, temel ya da yaşamsal farklılıkları olan varlıkların eşitlenebilme olasılığını araştırıyor. Sergideki eserler, yalnızca masallarda gerçekleşen imkânsız aşkların ektiği o tohumu yeşertiyor. Tüm görüş ve sınıf farklılıklarının ötesinde ütopik bir birleşmenin imgelerini üretiyor. Sorunun cevabına değil, yalnızca kırılgan varlıklar arasındaki karşılaşmanın kendi gücüne odaklanıyor. Sergide, sanatçının Mayıs 2021’de Ankara’da ve Kasım 2021’de Kassel’de açılan iki başlıca kişisel sergisine ismini veren “Her Sayfada Adım Yazılıydı” dizisinden görülmemiş desenler, 2022’den başlayarak üzerinde çalıştığı yeni suluboyalar ile bir araya geliyor. Rüzgar’ın karşılıklı yansımalar ve birbirinde çoğalmalar üzerine araştırmalar yaptığı yeni boyaları, olağan olanın, başkasıyla iç içe geçtiğinde nasıl olağandışı oluverdiğini, yalnızca şiirlere ya da masallara göndermeler yaparak değil, insanlık tarihinin katliamlarını da hatırlatarak resmediyor. “Bir Kuş ile Bir Balık Aşık Olursa Yuvalarını Nereye Yaparlar?” sergisi izleyiciye, aynı zamanda Necla Rüzgar’ın heykelsi seramikleri ile de ilk kez karşılaşma fırsatı yaratıyor. Seramikler, tıpkı Rüzgar’ın ‘çok kalpli varlık’ları gibi, ilk bakışta sıradan ya da gündelik görünüyor, oysa bir kasesini kucakladığınızda içinde âdeta bir mağaranın duvarları canlanıyor. Necla Rüzgar Hakkında Necla Rüzgar, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünde Profesör olarak görev yaparken, aralarında İstanbul, Mardin, Diyarbakır, Lyon ve Seul’un da bulunduğu kentlerde resim, heykel, fotoğraf ve videolarını sergiledi. Zürih’te Susann Wintsch ile Chris Bünter’in küratörlüğünü gerçekleştirdiği Salon Blanche’ın ilkine davet edildi. İsviçreli küratör ve sanat eleştirmeni Wintsch, 2017 yılında, São Paulo’dan Paola Junqueira ile Necla Rüzgar arasında düşünsel ve estetik ortaklıklara dikkat çeken “Vertical Dialog” sergisini yine Zürih’te, Galerie Widmer’de açtı. Sanatçının eserleri aynı zamanda Akademi der Künste Berlin’de ve National Museum of Contemporary Art Bükreş’te de izlendi. Rüzgar, 2016 yılında Museum Für Neue Kunst’ta Ayşe Umur, Agah Uğur Koleksiyonları’ndan seçilerek düzenlenen “Freund Schafts Spiel” ve 2017’de Stadtkino Basel’de gerçekleşen “The Compiler Screenings” sergilerine davet edildi. 2018 yılında Deniz Artun küratörlüğünde Galata Rum Okulu’nda açılan sergisi “Çok Kalpli Varlık” kapsamlı bir retrospektif niteliğindeydi. Ardından, aynı sergiden seçilen yakın tarihli eserleri, Lyon Bienali paralel etkinliği olarak Galerie Henri Chartier’de düzenlenen “Éloge de la Curiosité” sergisine dahil edildi. Necla Rüzgar son olarak, Grimmwelt Museum Kassel’in çağdaş sanatçılara ayırdığı galerisi için 100 parçalık bir kişisel sergi hazırladı.

Detaylar

22

Eylül

2023
Dünyanın kalbi MAVİ

Dünyanın kalbi MAVİ

“Elbette diye düşünüyorum, parıldayan körfeze efkârla bakarak. Ezelden beri biliyorum. Dünyanın kalbi MAVİ’’ Maggie Nelson Atelier Marvy 2023 sergi sezonunu “Dünyanın Kalbi Mavi” sergisiyle bitiriyor. Yazar Maggie Nelson’un mavi renge yaşam boyu takıntısının izini sürdüğü, Mavibent adlı kitabından hareketle yola çıkılan sergi 22 Eylül’de açılıyor. Kitabında Goethe, Wittengenstein, Yves Klein, Leonard Cohen gibi pek çok mavi ruhu misafir eden Maggie Nelson gibi, Atelier Marvy de farklı disiplinlerde, 18 sanatçının mavisinin peşine düşüyor, eserlerindeki mavi ruhu düşünüyor ve onların mavilerini misafir ediyor. Atelier Marvy sezonun son sergisinde yönetmenliğini Krzystof Kieślowski'nin, müziklerini Zbigniew Preisner’in yaptığı Üç Renk: Mavi filmiyle de mavi özgürlüğe tekrar selam diyor. Sergi 31 Ekim’e kadar görülebilecek. Katılan Sanatçılar: Ahmet Müderrisoğlu / Ayşegül Dalokay / Beril Ateş / Can Akgümüş / Cengiz Tekin / Damla Sari / Ebru Döşekçi / Enes Debran / Erkan Özgen / Fırat Engin / Gökhan Tüfekçi / İdil İlkin / Metin Çelik / Murat Burhanoğlu / Mürsel Argunağa / Serdar Acar /S inan Logie / Tuba Merdeşe

Detaylar

BİZE KATILIN Son haberler, etkinlikler ve özel fiyatlar

Gönder